ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
Konularına Göre Hadis-i Şerif Meali / veya Hadis Fihristi
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29)
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir.
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32)
Hadis Fihristi veya Konularına Göre Hadis Meali HADİS FİHRİSTİ
  = ♦   R   ♦ =  
  • Hadis-i Şerifi inkar edenler için / Koltuğuna Kurulan Karnı Tok Bir Adamın
    “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir.
    (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir
    Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663


  • RİBA
    **( FAİZ) **


    1619. İbni Mes'ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem faiz alana da verene de lânet etti.
    Müslim, Müsâkât 105-106; Tirmizî, Büyû' 2.
    Tirmizî ve diğer muhaddisler, "şâhitlerine ve kâtibine de" kelimelerini ilave ettiler.[1]

    1 - İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ribâyı (fâizi) yiyene de, yedirene de lânet etti."

    Ebu Dâvud ve Tirmizî'nin rivayetlerinde şu ziyade vardır:
    "(Fâiz muâmelesine) şâhitlik edenlere de bu muâmeleyi yazana da..."
    Müslim, Müsâkât 25, (1579); Ebu Dâvud, Büyû 4, (3333); Tirmizî, Büyû 2, (1206); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2277).

    2 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
    "İnsanlar öyle bir devre ulaşacak ki, o zamanda ribâ yemeyen kalmayacak. Öyle ki, (doğrudan) yemeyene buharı ulaşacak."
    Bir rivayette "...tozu ulaşacak" denir.
    Ebu Dâvud, Büyû 3, (3331); Nesâî, Büyû 2, (7, 243); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2278).

    3 - Amr İbnu'l-Ahvas (radıyallahu anh) anlatıyor:
    "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i Veda Haccı sırasında dinledim, şöyle diyordu:
    "Haberiniz olsun, câhiliye devrindeki bütün ribâlar kaldırılmıştır, ödenmeyecektir. Sadece verdiğiniz ana parayı alacaksınız.
    Böylece ne zulmetmiş olacaksınız ne de zulme uğramış olacaksınız. Haberiniz olsu cahiliye devrindeki bütün kan dâvaları kaldırılmıştır.
    Kaldırdığım ilk kan dâvası da el-Hâris İbnu Abdilmuttalib'in kan dâvasıdır. Bu kimse, Benû Leys'te süt anadaydı. Hüzeyl onu öldürmüştü. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): Yârabbi tebliğ ettim mi? dedi. Cemaat: Evet tebliğ ettin dediler ve üç kere tekrarladılar. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): Yârabbi Şahid ol! dedi ve üç kere tekrar etti."

    Hattâbî der ki: "Ebu Dâvud, hadisi şu şekilde, yani
    "Haris İbnu Abdilmuttalib'in kan dâvası..." diye rivayet etmiştir.
    Halbuki diğer kitaplarda: Rebî'a İbnu'l-Haris İbni Abdilmuttalib'in kan dâvası şeklinde rivayet edilmiştir.
    Ebu Dâvud, Büyû 5, (3334).






    4 - Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallahu anh) anlatıyor:
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
    "Altın altınla peşin olmazsa ribâdır. Buğday buğdayla peşin satılmazsa ribâdır.
    Arpa arpayla peşin satılmazsa ribâdır. Kuru hurma kuru hurmayla peşin satılmazsa ribâdır."
    Buhârî, Büyû 54, 74, 76; Müslim, Musâkât 79, (1586); Ebu Dâvud, Büyû 12, (3348); İbnu Mâce, Ticârât 50, (2160),
    (2259); Muvatta, Büyû 38, (2, 636-637); Tirmizî, Büyû 24 (1243); Nesâî, Büyû 41, (7, 273).

    Yukarıdaki metin Sahiheyn'in metnidir. Buhârî'nin bir rivayetinde,
    "verik (yani basılmış dirhem) verikle, altın altınla..." şeklinde gelmiştir.

    5 - Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor:
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında bize bayağı hurma veriliyordu.
    Bu muhtelif cins kuru hurmanın bir karışımı idi. Bu bayağı hurmanın iki ölçeğini bir ölçek iyi hurma mukabilinde satıyorduk.
    Bu tarz Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in kulağına ulaşınca şöyle buyurdu: "İki ölçek hurmaya bir ölçek hurma, iki ölçek buğdaya bir ölçek buğday iki dirheme bir dirhem olmaz."
    Buhârî, Büyû 21; Müslim, Müsâkat 98, (1594, 1595, 1596);
    Tirmizî, Büyû 23, (1241); Nesâî, Büyû 41, 50, (17, 271, 272, 273); Muvatta, 32, (2, 632).

    6 - Bir rivayette de şöyle gelmiştir:
    "Bilâl (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a (iyi cins bir hurma olan) berni hurması getirmişti. Bu nereden?" diye sordu.
    Bilâl (radıyallahu anh): Bizde âdi hurma vardı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yemisi için ondan iki ölçek vererek bundan bir ölçek satın aldık, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Eyvah! Bu ribânın ta kendisi, eyvah bu ribânın ta kendisi, sakın öyle yapma. Şayet iyi hurma satın almak istersen elindekini ayrıca sat. Sonra onun parasıyla iyi hurmayı satın al" dedi.
    Buhârî, Vekâlet 11; Müslim, Müsâkat 96, (1594); Nesâî, Büyû 41, (7, 271-272).

    7 - Sahîheyn'de yer alan bir rivayette şöyle gelmiştir.
    "Dinar dinarla, dirhem dirhemle başa baş misliyle değiştirilmelidir. Kim fazla verir veya fazla alırsa ribâya girmiş olur."

    Hadisi rivayet eden râvî der ki: "Ben dedim ki;
    "İbnu Abbas (radıyallahu anh) bunu söylemez. Ebu Saîd der ki:
    "İbnu Abbas (radıyallahu anh)'a sordum: Sen bunu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan mı işittin, Kitabullah'ta mı gördün? Bana şu cevabı verdi: "Bunun ikisini de söylemiyorum.
    Siz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı benden daha iyi tanırsınız. Ancak bana Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu anh) haber verdi ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Sadece veresiye satışta ribâ vardır" buyurmuştur." Müslim, Müsâkât 101, (1596).

    8 - Müslim'in bir diğer rivayeti şöyledir:
    "Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurma ile, tuz tuzla başbaşa misliyle, peşin olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını taleb ederse ribâya girmiştir. Bu işte alan da veren de birdir."
    (Müslim, Müsâkât 82).

    Yine Müslim'de Ebu Hüreyre'nin bir rivayetinde "...cinsleri farklı ise müstesna" denir.
    Müslim, Müsâkât 82, (1584).

    9 - Ubadetu'bnu Sâmit (radıyallahu anh)'ten gelen bir başka rivayette (şu ziyade) ifade edilmiştir: "
    ...Bu çeşitler farklı olduğu takdirde peşin ise dilediğiniz gibi satın." Bu hadisi, Buhâri hariç , Beş Kitap rivayet etmiştir.
    Müslim, Müsâkât 81, (1587); Ebu Dâvud, Büyû 12, (3349-3350);
    Tirmizî, Büyû 23, (1240); Nesâî, Büyû 43, 44, (7, 274, 275, 276, 277, 278); İbnu Mâce, Ticârât 48, (2254).

    10- Ebu'l-Minhâl anlatıyor:
    "Zeyd İbnu Erkam ve el-Berâ İbnu Âzib (radıyallahu anh)'e sarf'tan (yani altınla gümüşü cinsi cinsine satmaktan) sordum. İkisi de şu cevabı verdi: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) altının gümüş mukabilinde veresiye satılmasını yasakladı."
    Buhârî, Büyû 80, 8, Şirket 10, Menakıbu'l-Ensâr 50; Müslim, Müsakât 87, (1589); Nesâî, Büyû 49, (7, 280).

    11 - Fadâle İbnu Ubeyd (radıyallahu anh) buyuruyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a Hayber'de bulunduğu sırada altın ve boncuklarla yapılmış bir gerdanlık getirildi. Bu satılık ganimet mallarındandı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) altınların boncuklardan ayrılmasını emretti. Derhal gerdanlığın altın kısmı ile boncuk kısmı birbirinden ayrıldı. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Altın, altına mukabil, tartısı tartısına satılsın" buyurdular.
    Buhârî hariç Beş Kitap tahric etti. Müslim, Müsâkat 89, (1591);
    Tirmizî, Büyû 32, (1255); Ebu Dâvud, Büyû 13, (3351-3353); Nesâî, Büyû 48, (7-279).

    12 - Müslim'de gelen diğer bir rivayette Haneş es-San'ânî der ki:
    "Biz Fadâle ile bir gazvede berâberdik. Derken bana ve arkadaşlarıma ganimetten bir gerdanlık isabet etti. Gerdanlık altın, gümüş ve kıymetli taşlardan yapılmıştı. Ben bunu satın almak isteyerek, Fadâle'ye sordum. Bana şöyle cevap verdi: Bunun altınını ayır, bir kafeye koy. Kendi altınını da bir kefeye koy. Sonra sakın misli mislinden fazla birşey alma! Zira ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle buyurduğunu işittim: "Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ederse sakın misli mislinden fazla bir şey almasın."
    Müslim, Büyû 91, (1591).

    13 - Ebu Bekre (radıyallahu anh) anlatıyor:
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), gümüşün gümüşe başa baş olmayan satışını yasakladı. Bize altın mukabilinde dilediğimiz şekilde gümüş ve gümüş mukabilinde dilediğimiz şekilde altın satın almayı emretti." Müslim'in ziyadesinde "...Bir adam "peşin mi?" diye sordu. Ebu Bekre: "Ben böyle işittim" cevabını verdi. Sahîheyn ve Nesâî rivayet etmiştir.
    Buhârî, Büyû 81, 77; Müslim, Müsâkat, 88, (1590); Nesâî, Büyû, 50 (7, 280-281).







    14 - Yahya İbnu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor:
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber'in fethi sırasında iki Sa'd'a (Sa'd İbnu Ebi Vakkâs ve Sa'd İbnu Ubâde), ganimet malından altın veya gümüş bir kabı satmalarını emretti. Onlar, her üç (birim)'i aynı dört (birim) mukabilinde, veya her dört (birim)'i üç (birim) ayın mukabilinde sattılar. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara: "Siz ribâ yaptınız, geri verin" emretti."
    Muvatta, Büyû 28, (2, 632).

    15 - Mücahid anlatıyor:
    "Ben İbnu Ömer (radıyallahu anh)'le beraberdim.
    Ona bir kuyumcu gelerek: "Ey Ebu Abdirrahman! Ben altın işliyor ve bunu kendi ağırlığından fazla altınla satıyorum. Böylece ona harcadığım el emeği miktarında fiyatını artırıyorum" dedi. İbnu Ömer (radıyallahu anh) onu bu işten yasakladı. Kuyumcu aynı meseleyi tekrar tekrar söyledi. Her seferinde İbnu Ömer (radıyallahu anh) onu bu işten yasakladı ve son olarak da şunu söyledi: "Dinar dinarla, dirhem dirhemle satılır. Aralarında fazlalık olamaz. Bu, Peygamberimizin bize vasiyetidir, biz de size vasiyet ediyoruz (tebliğ edip duruyoruz)." Bu rivayet Muvatta'da tam olarak gelmiştir. Nesâî ise sâdece Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in sözünü kaydeder.
    Muvatta, Büyû 31, (2, 633); Nesâî, Büyû 46, (7, 278).

    16 - Ata İbnu Yesâr anlatıyor:
    "Muâviye (radıyallahu anh) altın veya gümüşten mâmul bir su kabını, ağırlığından daha fazla bir fiyatla satmıştı. Kendisine Ebu'd-Derda (radıyallahu anh):
    "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in bu çeşit alış-verişi yasakladığını işittim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunların satışı misline misil olmalı diye emretti" diye itiraz etti. Hz. Muâviye (radıyallahu anh): "Ben bunda bir beis görmüyorum" diye cevap verdi. Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) öfkelendi ve: "Muâviye'yi kınamada bana yardım edecek biri yok mu? Ben ona Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den haber veriyorum o bana şahsî reyinden söz ediyor. Senin bulunduğun diyarda yaşamak bana haram olsun!" diye söylendi.

    Ebu'd-Derda bunun üzerine orayı terkederek Ömer (radıyallahu anh)'in yanına geldi. Durumu olduğu gibi ona anlattı. Hz. Ömer (radıyallahu anh)Muâviye (radıyallahu anh)'ye bir mektup yazarak bu çeşit satışı (altının altınla satılması), misli misline ve ağırlığına denk olarak yapmasını emretti."
    Muvatta, Büyû 33 (2, 634); Nesâî, Büyû 47, (7, 279).

    17 - Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ribâ veresiyededir" buyurdu.
    Diğer bir rivayette: "Peşin alış-verişlerde (cinsler farklı ise fazlalık sebebiyle) ribâ olmaz" buyurulmuştur.
    Buhârî, Büyû 40; Müslim, Büyû 102, (1596); Nesâî, Büyû 50, (7, 281).
    18 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor:
    "Ben dinarla deve satıyor, dinar yerine gümüş alıyordum. Bazanda gümüşle satıyor, onun yerine dinar alıyordum.
    Bu durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a arzederek hükmünü sordum. "O andaki (aynı meclisteki) kıymetiyle olunca bunda bir beis yok" buyurdu."
    Tirmizî, Büyû 24, (1242); Ebu Dâvud, Büy û 14, (3354-3355); Nesâî, Büyû 50, (7, 281-282); İbnu Mâce, Ticârât 51, (2262).

    19 - Ebû Dâvud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir:
    "...O günün fiyatıyla almanda bir beis yoktur, yeter ki aranızda (henüz ödenmeyen) bir miktar olduğu halde birbirinizden ayrılmış olmayasınız."
    Ebu Dâvud, Büyû 14, (3354, 3355).

    20 - Ma'mer İbnu Abdillah İbni Nâfi (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre,
    kölesine, bir sâ' buğday vererek pazara yollar ve: "Bunu sat, parasıyla arpa satınal" der. Köle gider. Onu vererek bir Sâ'dan bir miktar fazla arpa satın alır. Köle dönünce, Ma'mer (radıyallahu anh) ona "Niye böyle yaptın? Çabuk git ve geri ver. Misli misline denk al. Zîra ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim, şöyle diyordu: "Yiyecek, yiyecekle misli misline denk olmalıdır." O zaman yiyeceğimiz arpa idi. Kendisine: "Ama bu arpa onun misli değildir" dendi ise de: "Ben arpanın buğdaya benzemesinden korkarım" cevabını verdi. "
    Müslim, Müsâkât 93, (1592).

    21 - İmam Mâlik'e ulaştığına göre, Süleyman İbnu Yesar demiştir ki:
    "Sa'd İbnu Ebi Vakkas'ın merkebinin yemi bitmişti. Kölesine: "Ailene ait buğdaydan bir miktar götür, ona mukabil arpa satın al, sakın mislinden fazla almayasın" dedi.
    Muvatta, Büyû 50, 52, (2, 645).

    aş'ın -ki ismi Zeyd'dir- anlattığına göre: "Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh)'a, beyaz buğday mukabilinde kabuksuz arpa satın almanın hükmünü sorar. Sa'd (radıyallahu anh) kendisine "Hangisi daha kıymetli? diye sorar. Zeyd: "Beyaz buğday" der. Sa'd onu bu işten men eder ve der ki: "Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a kuru hurmayı tâze hurma mukabilinde satın alma hakkında sorulduğu zaman işitmiştim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunu sorana: "Tâze hurma kuruyunca ağırlığını kaybeder mi?" dedi. Adam "evet" cevabını verince, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu bu işten men etmişti."
    Tirmizî, Büyû 14, (1225); Ebu Dâvud, Büyû 18, (3359); Muvatta, Büyû 22, (2, 624); Nesâî, Büyû 36, (7, 269); İbnu Mâce, Ticârât 53, (2264).

    22 - Ebu Dâvud'un diğer bir rivayetinde: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), taze hurmayı kuru hurma ile veresiye satmayı yasakladı" denir."
    Ebu Dâvud, Büyû 18, (3360).[2]

    5322 -Ebu't-Tufeyl radıyallahu anh anlatıyor:
    "Ali İbnu Ebi Tâlib radıyallahu anh'a bir adam gelerek:
    "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın sana tevdi ettiği sır nedir?" diye sormuştu.
    Ali buna öfkelendi ve:
    "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, halka gizlediği hiçbir şeyi bana sır olarak vermedi.
    Şu kudar var ki, bana dört kelime söyledi!" dedi. Adam:
    "Nedir onlar, söyler misin?" deyince, Hz. Ali:
    "Allah'tan başkasının adına kesene Allah lânet etsin.
    Ebeveynine lânet edene lânet etsin.
    Bid'atçıyı himaye edene Allah lânet etsin.
    Tarlanın sınır taşlarını değiştirene Allah lânet etsin!"
    Müslim, Edâhî 43, (1978); Nesâî, Dahâya 34, (7, 232).[3]






    5322 - Ebu't-Tufeyl (ra) anlatıyor:
    "Ali İbnu Ebi Tâlib (ra)'a bir adam gelerek:
    "Resûlullah (as)'ın sana tevdi ettiği sır nedir?" diye sormuştu.
    Ali buna öfkelendi ve:
    "Resûlullah (as),halka gizlediği hiçbir şeyi bana sır olarak vermedi.
    Şu kudar var ki, bana dört kelime söyledi!" dedi.
    Adam: "Nedir onlar, söyler misin?" deyince,
    Ali:
    "Allah'tan başkasının adına kesene Allah lânet etsin.
    Ebeveynine lânet edene lânet etsin.
    Bid'atçıyı himaye edene Allah lânet etsin. Tarlanın sınır taşlarını değiştirene Allah lânet etsin!"
    Müslim,Edâhî 43,Nesâî, Dahâya 34
    Rezin, İbnu Abbâs'tan
    şu ziyadede bulundu:
    "A'mayı yoldan men eden mel'undur.
    Bir hayvana temasta bulunan mel'undur.
    Lüt kavminin pis işini yapan mel'undur."

    5323 -Ali (ra)anlatıyor:
    "Resülullah (as) ribayı yiyeni,yedireni, riba akdini yazanı,
    sadakaya (zekata) mâni olanı,
    dövme yapanı, dövme yaptıranı
    -hastalık sebebiyle olan hâriç- hulle yapanı, hulle yaptıranı lanetledi."
    Nesâî, Zinet 25, [4]







    Sehl b. Ebu Hasme'nin (r.a.) de içinde olduğu bir grubun rivayet ettiğine göre:
    Allah Resulü ağaç üzerindeki yaş hurmanın kuru hurma mukabilinde satılmasını yasakladı ve şöyle buyurdu: "Bu ilki faiz, ikincisi ise müzabenedir." Ancak Hz. Peygamber, ariyye satışına izin vermiştir. Ariyye, satışı bir ev halkının yaş olarak yiyecekleri (hurma ihtiyacını karşılamak için) bir ya da iki ağaç yaş hurma meyvesini, kuruduğunda geleceği miktar tahmin edilerek kuru hurma ile değiştirmeleridir.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2842

    Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
    Allah Resulü, göz kararı tahminle beş vesk ya da daha az gelen ariyyelerin satışına izin vermiştir.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2845

    İbn Ömer (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
    Hz. Peygamber muzabeneyi yasaklamıştır. Muzabene, ağaçtaki yaş hurmanın kaç ölçek geleceği tahmin edilerek kuru hurma karşılığında; asmasındaki yaş üzümün de yine tahmin edilerek kuru üzüm karşılığında satılmasıdır.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2846

    Ebu Saîd Hudrî (r.a.)
    Resulüllah'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu anlatmıştır: "Altını altın karşılığında birbirine eşit miktarlarda olmadıkça değiştirmeyin. Gümüşü de gümüş karşılığında birbirine eşit miktarlarda olmadıkça değiştirmeyin. Ayrıca bunları kendi cinsleriyle değiştirirken bir bedeli peşin, diğerini vadeli yapmayın, ikisini de peşin değiştirin."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2964

    Ömer b. Hattab (r.a.)
    Hz. Peygamber'in (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: " (Para niteliğinde olan) gümüş ve altını akit yapılırken elden ele teslimi yapılmaksızın birbiriyle değiştirmek faizdir. Yine akit yapılırken elden ele teslimi yapılmaksızın buğdayı buğdayla değiştirmek de faizdir. Hurmayı hurma ile peşin teslim olmadan değiştirmek de böyledir."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2968

    Berâe b. Azib (r.a.) Ebu Minhal'den (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
    Ortağım bana, (ödenmesi) hac mevsimine yahut hacca kadar vadeli olarak bir gümüş satmıştı. Sonrasında bana gelip haber verdi. Ben: "Bu iyi bir iş değil" dedim. Kendisi de: "Ben onu bu şekilde çarşıda sattım ve hiç kimse bu işi yadırgamadı" dedi. Bunun üzerine ben, Berâe b. Azib'e bunu sordum. Berâe şöyle cevap verdi: Peygamber (a.s.) Medine'ye geldiğinde biz bu tür satışlar yapıyorduk. Hz. Peygamber: "Elden ele peşin teslimi yapılırsa bunda mahzur yoktur. Vadeli olanı ise, bu faizdir" buyurdu. (Berâe devamla şöyle dedi): "Sen bir de Zeyd b. Erkam'a git, çünkü O benden daha büyük ticaret sahibi idi" dedi. Bunun üzerine ben Zeyd'e geldim ve bunu ona da sordum. Zeyd de aynı şeyleri söyledi.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2975

    Ebu Bekre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Hz. Peygamber (a.s.) gümüşle gümüşü ve altınla da altını (akit yapılırken elden ele teslimi yapılmaksızın) değişmeyi yasaklamıştır. Ayrıca gümüş karşılığında altın, altın karşılığında da gümüş satımının istenilen şekilde yapılabileceğini söylemiştir. Ravi der ki: Birisi Ebu Bekre: "Elden ele teslim şartı yok mu?" diye sormuş, O da: "Ben böyle işittim" diye cevap vermiştir.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2977

    Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Hz. Peygamber (a.s.) Ensardan Adiy oğullarından bir kişiyi Hayber'e zekât toplama memuru olarak gönderdi. Sonra bu kişi Hayber'den dönüşünde yanında iyi cins hurma getirdi. Hz. Peygamber ona: "Hayber'in bütün hurmaları böyle midir?" diye sordu. O da: "Vallahi hepsi böyle değildir Ey Allah'ın Resulü! Biz bu iyi hurmanın bir ölçeğini, adi hurmadan iki ölçek vererek satın alırız" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Böyle yapmayın, birbirine eşit olarak değiştirin. Ya da adi hurmayı para karşılığında satın ve bunun bedeli ile bu iyi hurmadan satın alın. Tartılabilen faiz maddelerinin tümü için bu böyledir (fazlalık haramdır) " buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2983

    Ebu Saîd'in (r.a.) anlattığına göre:
    Bilâl en iyi cinsten hurma getirmiş ve Hz. Peygamber (a.s.) ona: "Bu hurma neredendir?" diye sormuştu. Bilâl "Bizde adi hurma vardı, Peygamber'in yemesi için işte bu adi hurmadan iki ölçeğini, bir ölçek iyi hurma ile değiştirdim" dedi. Bu sözlerin ardından Resulüllah heyecanla şöyle dedi: "Eyvah! Bu, faizin ta kendisidir. Sakın böyle yapma. İyi cins hurma almak istediğin zaman önce adi hurmayı para karşılığında sat, sonra onun parası ile iyi cins hurma satın al."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2985

    Ebu Nasra (r.a.) Ebu Said Hudri'nin şöyle söylediğini anlatır:
    Ben Ebu Nasra (r.a.) İbn Abbas'a aynı cinsten mallar arasındaki mübadelenin hükmünü sordum. "Elden ele aynı anda mı mübadele ediliyor?" dedi. "Evet" dedim. "Bunun mahzuru yok" dedi. Sonra bunu Ebu Saîd'e anlattım ve İbn Abbas'a aynı cinsten mallar arasındaki mübadelenin hükmünü sordum, bana "Elden ele aynı anda mı mübadele ediliyor?" diye sordu. Ben "evet" deyince, "bunun mahzuru yoktur" cevabını verdi dedim. Ebu Said bana "İbn Abbas böyle mi söyledi?" Biz ona sizlere böyle fetva vermemesi için yazacağız deyip şunu ilave etti: "Vallahi Resulüllah'ın (a.s.) gençlerinden biri kendisine bir tür hurma getirmişti de bunu reddetmiş ve: Galiba bu bizim arazilerimizin yetiştirdiği hurmalardan değildir" buyurmuştu. O getiren zat bu sene bizim arazilerin yetiştirdiği hurmalar yada bizim hurmalar tam iyi değildi. İşte bundan dolayı ben de bizim hurmalardan biraz fazla vererek bu iyi hurmayı aldım dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber "katladın riba yaptın, sakın bir daha böyle yapma, kendi hurmanı beğenmiyorsan onu sat sonra da istediğin hurmayı satın al" buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2988

    Ebu Saîd Hudrî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
    "Altın, altın ile, gümüş gümüş ile misli misline değiştirilebilir. Kim fazla verir ya da fazla isterse muhakkak faiz yapmış olur" diyordu. Ben de kendisine: "İbn Abbas böyle demiyor dedim." Bunun üzerine Ebu Saîd İbn Abbas'a gidip ona: "Bana haber ver, bu söyleyip durduğun faiz vadeyle ilgili olup fazlalıkla alâkalı olmadığı fikri Hz. Peygamber'den işittiğin bir şey mi, yoksa Yüce Allah'ın Kitabında böyle bir hüküm mü buldun? dedim." İbn Abbas da: "Ben bunu ne Hz. Peygamber'den işittim ne de Allah'ın Kitabında buldum. Fakat Usame b. Zeyd bana Hz. Peygamber'in (a.s.): "Faiz (bedeller arasındaki fazlalıkta değil) sadece vadededir" buyurduğunu nakletti."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2990

    Usame b. Zeyd'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Hz. Peygamber (a.s.): "Faiz ancak vadeli işlemlerde söz konusudur" buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2991

    Numan b. Beşir'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Parmaklarını kulakları üzerine koyan Numan Resulüllah'ı (a.s.) şöyle derken işitmiştir: "Muhakkak helal belli, haram da bellidir. İkisi arasında bir takım şüpheli şeyler vardır ki, çok kimse bunları bilemez. Şüpheli şeylerden sakınan, dinini ve namusunu korumuş olur. Şüpheli şeylere dalan kişi ise, harama düşer. Nitekim (içine girmek yasak olan) koru etrafında (davarlarını) otlatan çobanın hayvanları da her an bu yasak sahaya girebilir. Haberiniz olsun, her hükümdarın (kendisine mahsus) bir korusu olur. Dikkat edin, Allah'ın korusu da haram kıldığı şeylerdir. Uyanık olunuz! Bedenin içinde bir lokmacık et vardır ki, o iyi olursa bütün beden iyi olur, bozuk olursa da bütün vücut bozulur. Dikkat edin! İşte o kalptir."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2996 [5]





       [1]:Muvahhid 1.16 İslam Kütüb Hanesi Riyazussalihin
    [2]:http://www.dinveislam.com/kutubi-sitte/faiz-riba-hakkinda-hadisler-t4027.0.html
    [3]:KutubuSitte7300
    [4]:KutubuSitte7300 ..:LANETLEME VE SÖVME..:RESÜLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM'IN LANET ETTİKLERİ
    [5]:el lulu vel mercan buhari ve müslim ittifak ettikleri hadisler Muhammed Fuad Abdulbaki :Alım ve Satım









  • Konularına Göre Hadis Meali veya Konularına Göre Hadis Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

    En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu

  • سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  • Tirmizî’nin bir rivayeti şöyledir: 2663- Ebû Rafî (r.a.)’den rivâyete göre, -başkaları bu hadisi merfu olarak rivâyet ettiler şöyle demiştir: “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaşınca koltuğuna yaslanmış durumda iken, bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken) bulmayayım.

    İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ...