ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
Konularına Göre Ayeti Kerime Meali / Veya Kur'an Fihristi
İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek İlah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. (İbrahi Suresi - 52)     Diri olanları (Yaşıyan insanları) uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye (Kur'an indirdik) (Yasin Suresi - 70)
Kur'an Fihristi veya Konularına Göre Ayet Meali KUR'AN FİHRİSTİ
  = ♦   H   ♦ =  
HESAP - HESAP GÜNÜ - HAŞRETMEK - HESAP GÖRMEK
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla

Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. (2/48)

Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler. (2/123)



Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gerçekleri inkâr edenler elbette zalimlerdir. (2/254)



Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şefkatlidir. (3/30)



Nice yüzlerin ağardığı, nice yüzlerin de karardığı günü (düşünün.) İmdi, yüzleri kararanlara: İnanmanızdan sonra kâfir mi oldunuz? Öyle ise inkâr etmiş olmanız yüzünden tadın azabı! (denilir). (3/106)



Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın rahmeti içindedirler; orada ebedî kalacaklardır. (3/107)



Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah'a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek iman ederler. Allah'ın âyetlerini az bir paraya satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır. (3/199)



Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan (veli) iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da (ihtiyaç ve emeğine) uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter. (4/6)



Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır. (4/86)



Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onları kovup ta zalimlerden olasın! (6/52)



Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalnız O'nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur. (6/62)



Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir. (6/94)



Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz! (7/6)



Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan uzak değiliz. (7/7)



O gün tartı haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (7/8)



Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır. (7/9)



(Bu toplama) Allah'ın murdarı temizden ayıklaması (mümini kâfirden ayırması) ve bütün murdarların bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup hepsini yığarak cehenneme atması içindir. İşte onlar ziyana uğrayanların kendileridir. (8/37)



Onlar Allah'ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir. (13/21)



İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar. (14/31)



Şüphesiz Rabbin onları (kıyamette) toplayacaktır. Çünkü O, hakîmdir, alîmdir. (15/25)



Her ümmetten bir şahit göndereceğimiz gün, artık ne kâfir olanlara (özür dilemelerine) izin verilir ne de onların özür dilemeleri istenir. (16/84)



O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik. (16/89)



Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız. (16/93)



O gün, herkes gelip kendi canını kurtarmak için uğraşır ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir, onlara asla zulmedilmez. (16/111)



Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız. (17/13)



Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter. (17/14)



Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar. (17/71)



Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi? (18/48)



Kitap ortaya konmuştur: Suçluların, onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. "Vay halimize! derler, bu nasıl kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş!" BöyIece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. (18/49)



İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız. (18/105)



Bunların hepsi de kıyamet gününde O'nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir. (19/95)



Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. (20/124)



O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. (20/125)



Allah, yaptığından sorumlu tutulamaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir. (21/23)



Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz. (21/47)



Artık kimlerin (sevap) tartılan ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. (23/102)



Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler. (23/103)



O gün dilleri,elleri ve ayakları, yapmış olduklarından dolayı aleyhlerinde şahitlik edecektir. (24/24)



O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. (26/88)



Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur). (26/89)



Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar. (27/85)



Karun ise: O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi, demişti. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. Günahkârlardan günahları sorulmaz (Allah onların hepsini bilir). (28/78)



Kıyamet kopacağı gün, işte o gün (müminlerle inkârcılar) birbirlerinden ayrılacaklardır. (30/14)



Allah katından, dönüşü olmayan bir gün (kıyamet günü) gelmeden önce yönünü o gerçek dine çevir! O gün (insanlar) bölük bölük ayrılacaklardır. (30/43)



Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın. (31/33)



Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez. (32/17)



Öyle ya, mümin olan, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olamazlar. (32/18)



İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak varıp kalacakları cennet konakları vardır. (32/19)



Ayrılın bir tarafa bugün, ey günahkârlar! (36/59)



Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır demedim mi? (36/60)



Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur demedim mi? (36/61)



Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hâla akıl erdiremiyor musunuz? (36/62)



İşte, bu size vâdedilen cehennemdir. (36/63)



İnkârınız sebebiyle bugün oraya girin! (36/64)



O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder. (36/65)



(Durumu gören kâfirler:) Eyvah bize! Bu ceza günüdür, derler. (37/20)



İşte bu; yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür. (37/21)



''Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler! (37/24)



Sonra şüphesiz, siz de kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız. (39/31)



Kişinin: Allah'a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim (diyeceği günden sakının)! (39/56)



Yahut şöyle diyecektir:" Allah bana hidayet verseydi, elbette sakınanlardan olurdum". (39/57)



Veya azabı gördüğünde: Keşke benim için bir kez (dönmeye) imkân bulunsa da iyilerden olsam!" demesinden. (39/58)



Sûr'a üflenince, Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar! (39/68)



Yeryüzü, Rabbinin nûru ile aydınlanır, kitap konulur, peygamberler ve şahitler getirilir ve aralarında hakkaniyetle hüküm verilir. Onlara asla zulmedilmez. (39/69)



Herkes ne yaptıysa, karşılığı tastamam verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir. (39/70)



O küfredenler, bölük halinde cehenneme sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi? derler. "Evet geldi" derler ama, azap sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur. (39/71)



Onlara: İçinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü! denilir. (39/72)



Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler. (39/73)



Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vâris kılan Allah'a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş! derler. (39/74)



Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir. (41/20)



Derilerine: Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz? derler. Onlar da: Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu. İlk defa sizi o yaratmıştır. Yine O'na döndürülüyorsunuz, derler. (41/21)



Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızdan çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz. (41/22)



Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir. (42/7)



Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz. (42/47)



O gün, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler. (43/67)



O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez. (44/41)



Bu, yüzünüze karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk. (45/29)



Yaptıklarının kötülükleri onlara görünmüş, alay edip durdukları şey onları kuşatmıştır. (45/33)



Herkes, yanında bir sürücü ve bir de şahitle beraber gelir. (50/21)



Ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar. (51/12)



O gün onlar ateşe sokulacaklardır. (51/13)



Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız. (55/31)



Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz. (55/33)



Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız. (55/35)



İşte o gün insana da cine de günahı sorulmaz. (55/39)



Suçlular, simalarından tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. (55/41)



Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman, (56/7)



Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! (56/8)



Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar! (56/9)



(Hayırda) önde olanlar, (ecirde de) öndedirler. (56/10)



İşte bunlar, (Allah'a) en yakın olanlardır, (56/11)



Naîm cennetlerinde. (56/12)



(Onların) çoğu önceki ümmetlerden, (56/13)



Birazı da sonrakilerdendir. (56/14)



Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! (56/27)



Düzgün kiraz ağacı, (56/28)



Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, (56/29)



Uzamış gölgeler, (56/30)



Çağlayarak akan sular, (56/31)



Sayısız meyveler içindedirler; (56/32)



Tükenmeyen ve yasaklanmayan. (56/33)



Ve kabartılmış döşekler üstündedirler. (56/34)



Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık. (56/35)



Onları, bâkireler kıldık. (56/36)



Eşlerine düşkün ve yaşıt. (56/37)



Bütün bunlar sağdakiler içindir.. (56/38)



Bunların birçoğu önceki ümmetlerdendir. (56/39)



Birçoğu da sonrakilerdendir. (56/40)



Soldakiler; ne yazık o soldakilere! (56/41)



Hele can boğaza dayandığı zaman, (56/83)



Eğer o sağdakilerden ise, (56/90)



Ey sağdaki! Sana selam olsun! (56/91)



(Ey insanlar! ) O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir sır gizli kalmaz. (68/18)



O gün incikten açılır ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler. (68/42)



(Ey insanlar! ) O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir sır gizli kalmaz. (69/18)



Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der. (69/19)



Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum. (69/20)



Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir, (69/21)



Yüce bir cennette, (69/22)



Meyveleri sarkmış halde. (69/23)



(Onlara denir ki:) Geçmiş günlerde işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, âfiyetle yeyin, için. (69/24)



Kitabı sol tarafından verilene gelince,der ki:" Keşke, bana kitabım verilmeseydi!" (69/25)

Şu hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! (69/26)



Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi! (69/27)



Malım bana hiç fayda sağlamadı; (69/28)



Saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti. (69/29)



Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın; (69/30)



Sonra alevli ateşe atın onu! (69/31)



Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun! (69/32)



Çünkü o, ulu Allah'a iman etmezdi, (69/33)



Yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi. (69/34)



Bu sebeple, bugün burada onun candan bir dostu yoktur. (69/35)



İrinden başka yiyecek de yoktur. (69/36)



Onu (bile bile )hata işleyenlerden başkası yemez. (69/37)



Dost, dostu sormaz. (70/10)



Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, (70/11)



Karısını ve kardeşini, (70/12)



Kendisini koruyup barındıran tüm ailesini (70/13)



Ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın. (70/14)



Fakat ne mümkün! Bilinmeli ki, o (cehennem) alevlenen bir ateştir. (70/15)



Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir; (74/38)



Ancak sağdakiler başka. (74/39)



Onlar cennetler içinde sorarlar. (74/40)



O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir. (75/10)



Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur! (75/11)



O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir. (75/13)



Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır; (75/24)



Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir. (75/25)



O kullar, şiddeti her yere yayılmış olan bir günden korkarak verdikleri sözü yerine getirirler. (76/7)



Ayırım gününe. (77/13)



(Resûlüm!) Ayırım gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin! (77/14)



O gün (Peygamber'i ve ahireti) yalan sayanların vay haline! (77/15)



Bu, (kâfirlerin) konuşamayacağı bir gündür. (77/35)



(O zaman şöyle denir:) Bu, ayırım günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik. (77/38)



(Azaptan kurtulmanız için) bir hileniz varsa, gösterin bana hilenizi! (77/39)



O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline! (77/40)



Şüphesiz hüküm günü vakit olarak belirlenmiştir. (78/17)



Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahmân'ın izin verdiklerinden başkaları konuşmazlar; konuşan da doğruyu söyler. (78/38)



Kulakları sağır eden o ses geldiğinde, (80/33)



İşte o gün kişi kardeşinden, kaçar. (80/34)



Annesinden, babasından, (80/35)



Eşinden ve çocuklarından . (80/36)



O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır. (80/37)



O gün bir takım yüzler parıl parıl, (80/38)



Güler ve sevinir. (80/39)



Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, (80/40)



Hüzünden kapkara kesilmiştir. (80/41)



İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır. (80/42)



Kimin kitabı sağından verilirse, (84/7)



Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir. (84/9)



Kimin de kitabı arkasından verilirse, (84/10)



Derhal yok olmayı isteyecek, (84/11)



Şüphesiz Rabbinin yakalaması çok şiddetlidir. (84/12)



Bilin ki O, (kâinat yokken) ilk olarak yaratan, (ölümden sonra tekrar hayatı) geri getirendir. (84/13)



O, çok bağışlayan ve çok sevendir. (84/14)



Şerefli Arş'ın sahibidir. (84/15)



Gizlenenlerin ortaya döküldüğü gün (86/9)



(Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi? (88/1)



O gün bir takım yüzler zelildir, (88/2)



Durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, (88/3)



Kızgın ateşe girer. (88/4)



Onlara kaynar su pınarından içirilir. (88/5)



Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, (88/6)



O ise ne besler ne de açlığı giderir. (88/7)



O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar, (88/8)



(dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır, (88/9)



Yüce bir cennettedirler. (88/10)



Orada boş bir söz işitmezler. (88/11)



Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, (88/12)



Yükseltilmiş tahtlar, (88/13)



Konulmuş kadehler, (88/14)



Sıra sıra dizilmiş yastıklar, (88/15)



Serilmiş halılar vardır. (88/16)



O sarp yokuş nedir bilir misin? (90/12)



Köle azat etmek, (90/13)



Veya açlık gününde yemek yedirmektir, (90/14)



Yakınlığı olan bir yetime (90/15)



Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. (90/16)



Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır. (90/17)



İşte bunlar sağdakilerdir. (90/18)



Ayetlerimizi inkâr edenler ise işte onlar soldakilerdir, (90/19)



Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir. (90/20)



O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler. (99/6)



Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi? (100/9)



Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman, (100/10)



Şüphesiz Rableri o gün onlardan tamamıyle haberdardır. (100/11)



O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse. (101/6)



İşte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur. (101/7)



Ameli yeğni olana gelince. (101/8)



İşte onun anası (yeri, yurdu) Hâviye'dir. (101/9)



Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz. (102/8)





Konularına Göre Ayet Meali veya Konularına Göre Kur'an Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ