ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !

بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. (İbrahim Suresi - 52)

Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali     Abdulvahid Metin Kur'an-ı Kerim Meali



48- el-FETİH SURESİ

(Medine’de inmiştir. 29 ayettir.)

 

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla...

1) Şüphesiz, biz sana apaçık bir fetih verdik.

2) Öyle ki, Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını ba-ğışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dos-doğru bir yola iletsin.

3) Ve Allah, sana üstün ve onurlu bir zaferle yardım et-sin.

4) Mü’minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-artır-sınlar diye, güven duygusu ve huzur indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Şüphesiz Allah Alîm ve Hakîm olandır.

5) Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları, içinde daimi kalıcılar olmak üzere, altından nehirler akan cennetlere girdirmesi ve kötülüklerini örtüp bağışlaması içindir. İşte bu, Allah katında büyük kurtuluş ve mutluluktur.

6) Bir de; Allah hakkında kötü bir zan ile zanda bulu-nan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik er-keklerle müşrik kadınları azablandırması için. O kötü-lük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazab-lanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırla-mıştır. Varacakları yer ne kötüdür.

7) Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Şüphesiz Al-lah Azîz ve Hakîm olandır.

8) Şüphesiz biz seni bir şahid, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

9) Ki Allah’a ve Rasulü’ne iman etmeniz, O’nu savu-nup-desteklemeniz, O’nu en içten bir saygıyla-yücelt-meniz ve sabah akşam O’nu tesbih etmeniz için.

10) Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah’a biat et-mişlerdir. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği ahdine ve-fa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.

11) Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: “Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile.” Onlar kalplerinde ol-mayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: “Şimdi Allah size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah’a karşı kim herhangi bir şeyle güç yeti-rebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haber-dardır.”

12) Hayır, siz Rasul’ün ve mü’minlerin, ailelerine ebe-di olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bu-lundunuz da yıkıma uğramış bir toplum oldunuz.

13) Kim Allah’a ve Rasul’üne iman etmezse, gerçekten biz, kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır.

14) Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır; dilediğine mağfiret eder, dilediğini azablandırır. Şüphesiz Allah Ğafûr ve Rahîm olandır.

15) Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiği-niz zaman diyeceklerdir ki: “Bizi bırakın da sizi izleye-lim.” Onlar, Allah’ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: “Siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz. Allah, daha önceden böyle buyurmuştur.” Bunun üze-rine: “Hayır, bizi kıskanıyorsunuz.” diyecekler. Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir.

16) Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: “Siz yakın-da zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlar-la savaşırsınız ya da müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi sırt çevirirseniz, sizi acı bir azab ile azablandırır.”

17) Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allah’a ve Rasulü’-ne itaat ederse, onu altlarından nehirler akan cennetlere girdirir. Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azab ile azab-landırır.

18) Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederler-ken mü’minlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bil-miş ve böylece üzerlerine güven duygusu ve huzur in-dirmiş ve onları yakın bir fetih ile mükafatlandırmıştır.

19) Ve alacakları bir çok ganimetlerle de. Şüphesiz Al-lah Azîz ve Hakîm olandır.

20) Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri size va’-detti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, mü’minler için ayet olsun ve sizi dos-doğru bir yola iletsin.

21) Henüz güç yetiremediğiniz diğerlerini de. Gerçek-ten Allah onları kuşatmıştır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.

22) Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler, sizinle sa-vaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra ne bir veli ne bir yardımcı bulamazlardı.

23) Allah’ın öteden beri süregelen bir sünnetidir. Sen Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamaz-sın.

24) Onlara karşı size zafer verdikten sonra, Mekke’nin göbeğinde ellerinizi sizden ve sizin ellerinizi de ondan çeken O’dur. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

25) Onlar küfürlerinde bilinçli olarak ısrar ettiler, sizi Mescid-i Haram’dan ve durdurulmakta olan hediyeleri yerlerine varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bil-mediğiniz mü’min erkekler ve mü’min kadınları, bilgi-sizlik dolayısıyla darmadağın edip de bu yüzden size dayanılmaz bir sıkıntı dokunmayacak olsaydı. Ta ki Al-lah dilediği kimseyi rahmetine soksun. Eğer seçilip ay-rılmış olsalardı, muhakkak içlerinden küfürlerinde bi-linçli olarak ısrar edenleri acı bir azab ile azablandırır-dık.

26) Hani o küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler, kendi kalplerinde o taassub ve kibri yani cahiliyye taas-sub ve kibrini koymuşlardı da Allah da hemen güven ve yatışma duygusunu Rasulü’nün ve mü’minlerin üze-rine indirdi ve onları takva sözü üzerinde kararlılıkla ayakta tuttu. Zaten onlar da buna layık ve ehil idiler. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

27) Andolsun Allah, rasulünün gördüğü rüyanın hak ol-duğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mes-cid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı traş etmiş, kı-saltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah si-zin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih kıldı.

28) Ki O, Rasulü’nü hidayetle ve hak din ile, diğer bü-tün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid ola-rak Allah yeter.

29) Muhammed, Allah’ın Rasulü’dür. Ve onunla birlik-te olanlar da kafirlere karşı sert ve katı, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde eden-ler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir lütuf ve hoş-nutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzle-rindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur; İncil’-deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, der-ken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış, ekicilerin hoşuna gider. Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, iç-lerinden iman edip salih amel işleyenlere bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir.











سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir     Hatalarım ve yanlışlarım varsa lütfen ya uyarın     ebubekiryasin_@hotmail.com     yada af edin








Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali online okuyabilir, facebook, twitter gibi diğer sosyal ağlarda paylaşabilir,
bilgisayarınıza indirebilir, ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek koşuluyla
telif hakkı ödemeksizin site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz.
NOT: TİCARİ OLARAK KULLANILAMAZ